21 Mart Dünya Down Sendromu Farkındalık Günü

21 Mart (21/3) günü, Down sendromlu insanlarda 21’inci kromozomun 3 tane oluşunun simgesi kabul edilerek Birleşmiş Milletler 10 Kasım 2011 tarihli kararı ile 21 Mart’ı resmi “Dünya Down Sendromu Günü” olarak tanımıştır.

 

+1 FARKLA AYNIYIZ

İnsan vücudunu oluşturan kromozomların 23’ü anneden 23’ü ise babadan geliyor. Down sendromunda ise, iki adet olması gereken 21. kromozom üç adet oluyor. Bunun sonucunda da toplam kromozom sayısı 46’dan 47’ye çıkıyor.

Down sendromu ilk kez 1866 yılında İngiliz hekim John Langdon Down tarafından sistematik bir şekilde sınıflandırılarak bir sendrom olarak tanımlarken, 1959’da da Fransız Profesör Jérôme Lejeune ise bu sendromun kromozomal bir düzensizlik olduğunu kanıtlamıştır.

 

TÜRKİYE'DE 70 BİN CİVARINDA

En sık görülen genetik bozukluklardan biri olan Down sendromu; yaklaşık olarak her 800 canlıdan biri down sendromlu olarak doğuyor. Dünya üzerinde 6 milyon civarında down sendromlu birey yaşıyor. Türkiye’de henüz net bir veri olmamakla birlikte Down Türkiye Down Sendromu Derneği'nin açıklamalarında 70 bin civarında Down sendromlu vatandaş olduğu tahmin edildiği söyleniyor.

0 - 2 YAŞ ARASI EĞİTİM ÖNEMLİ

Down sendromlu doğan bebeklerin büyüme ve zihinsel gelişmeleri akranlarına nazaran yavaşlık gösteriyor. Bu yavaşlık yaş ilerledikçe yaşıtlarına oranla geride kalmışlık olarak kendini gösteriyor. Ancak Down sendromlulara uygun eğitimler verilerek Down sendromluları hayata kazandırmak mümkün. Bu eğitimlerde 0-2 yaşın önemiyse büyük. Down sendromlu raporu bulunan down bebekler, Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı Özel Rehabilitasyon Merkezleri'nde ücretsiz eğitimlere katılabiliyor.

HEPİMİZ GİBİ...

Down sendromlu bebekler diğer bebekler gibi beslenme, temizlenme, sevilme ihtiyacı duyar, acıkınca ya da sıkılınca ağlayanbilir, kızabilir, küsebilir, gülebilir, geceleri anne babasını uyutmayabilir. Down sendromlu gençler de yine yaşıtı gençler gibi cinsel kimlikleri olan, ergenlik dönemini yaşayabilen, aşık olabilen, kalp kırgınlıklarıyla karşılaşabilen, kardeşleriyle kavga edebilen, yüksek ses müzik dinleyip, dans edebilen gençler. Onlar da, aynı diğer gençler gibi bütün duygulara sahipler. Ve diğer insanlardan yalnızca anlayış bekliyorlar… Farklılıklarının normal olduğunu anlamamızı ve bunu kabul etmemizi istiyorlar...

SOSYALLEŞMELERİNE EL VERELİM!

Down Sendromu bir hastalık değil genetik bir farklılıktır. Down sendromunu iyileştirecek veya yok edecek bir tıbbi tedavi bulunmuyor. Tek yol eğitim… Sosyalleşme, bu eğitimin vazgeçilmez bir parçası. Bu yüzden, Down sendromlu bireylerin sosyal hayatta tüm insanlarla beraber, ayrıştırılmadan yaşamaları gerekiyor.

Down Sendromu