Cumhuriyetimizin 102. yılı kutlama töreni, 28 Ekim 2025 Salı günü saat 12:00'de, Perpa 8. Kat Atatürk büstü önünde yapıldı. Törene Perpa A Blok Yönetim Kurulu Başkanı Hasan SEZGİN, Perpa B Blok Yönetim Kurulu Başkanı Atakan YÜCEL, Yönetim Kurulu Üyeleri ve Perpalılar katıldı. Program, Anı SAĞKAN tarafından sunuldu.
Program;
A ve B Blok yönetimlerinin çelenklerinin konulması, diğer kurumların çelenleklerinin sunulmasının ardından, saygı duruşu ile beraber İstiklal Marşı okundu.
İstiklal marşının ardından, A ve B Blok Yönetim Kurulu Başkanları günün anlam ve önemini belirten konuşmalarını gerçekleştirdiler.
.jpeg)
Perpa A Blok Yönetim Kurulu Başkanımız Hasan SEZGİN'İn Cumhuriyet Bayramı konuşması;
Değerli Konuklar,
Sayın Perpa Ticaret Merkezi B Blok Yönetim Kurulu Başkanı,
A ve B Blok Yönetim Kurulu Üyeleri,
Sevgili Perpalılar,
Kamu kurum ve kuruluşlarının değerli temsilcileri,
Ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “ Ya istiklal, Ya ölüm” hedefiyle başlattığı kurtuluş savaşı ile kazanılan büyük zafer sonrası Türk ulusunun en büyük kazanımı olan, Laik ve Demokratik Cumhuriyetimizin 102. Yılını kutlamanın onurunu ve heyecanını hep birlikte yaşıyoruz. Hoş geldiniz.
En büyük bayramımız olan Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.
Bugün, Ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 102 yıl önce ifade ettiği, Türk milletinin karakter ve adetlerine en uygun olan idare, Cumhuriyet idaresidir.
Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemiyle devlet şekli demektir. Devlet teşkilatımızın doğrudan doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet ve hükümet teşkilatıdır ki, onun adı Cumhuriyet’tir.
Artık hükümet ile millet arasında geçmişteki ayrılık kalmamıştır. “Hükümet Millet ve Millet hükümettir “sözleriyle ifade ettiği. Bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinin en büyük eseri olan Laik ve Demokratik Cumhuriyetimizin 102. yıl dönümünü büyük bir coşkuyla kutlamak üzere bir aradayız. Ne mutlu bizlere…
Cumhuriyet,
Büyük Önder Atatürk’ün, “Geldikleri gibi giderler” dediği düşman ülkelerle, Osmanlı imparatorluğunun yok oluşunu ilan etmek adına imzalanan, Mondros ve Sevr antlaşması ile yok sayılan bir milletin var olma mücadelesidir, yaşam mücadelesidir, bütün olumsuzluklara rağmen hayata geçirilen bir bağımsızlık nişanıdır. Hepinizin bildiği gibi 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros antlaşması Osmanlı ordusunun silah bırakmasını ve dağılmasını emreder. Bir yanda tahtını korumak için, Vatan dahil her şeyi feda etmeye hazır bir padişah, diğer tarafta bağımsızlık ve özgürlük benim karakterimdir diyen vatansever genç bir subay, silah arkadaşları ve Millet vardı.
Bu nedenle, Cumhuriyet Anadolu’da yazılan son büyük destandır. Bu destanı yazmak, Atatürk ile silah arkadaşlarına nasip oldu. Bu destanın adı, Bağımsız, Laik, Demokratik Türkiye Cumhuriyetidir… ve ilelebet payidar kalacaktır…
Cumhuriyet Nedir?
Cumhuriyet,
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının önderliğinde, aziz milletimizin kararlılığı, inancı ve fedakârlığıyla kurtuluş ve kuruluş mücadelesidir. Bu zafer, tarihin en zor dönemlerinden geçen bir milletin, bağımsızlık tutkusunu, hür iradesini ve çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşma azmini tüm dünyaya gösterdiği bir dönemin zaferidir. Cumhuriyet, sadece bir yönetim biçimi değil; milletimizin bağımsızlık, demokrasi, eşitlik ve özgürlüğe olan inancının bir simgesidir.
Cumhuriyet, mazlum milletlerin umududur.
Cumhuriyetin ilanı ile birlikte, Türk milletine birey olma hakkı vermiş, demokrasinin temellerini atmış ve ülkemizi çağdaş, laik ve sosyal bir hukuk devleti yapma yolunda büyük bir adım olmuştur.
Bu değerler, bugün de Türkiye Cumhuriyeti’nin temel taşıdır ve bizlere büyük sorumluluklar yüklemektedir.
Cumhuriyetin bizlere kazandırdığı hak ve özgürlükleri korumak, geliştirmek ve gelecek nesillere aktarmak en büyük görevimizdir.
Aksi takdirde Cumhuriyet sayesinde kul olmaktan çıkarılıp birey olma hakkı tanınan yaratıklar, TBMM çatısı dahil her yerde Atatürk ve silah arkadaşlarına saldıranlar kazanacak, Türk milletinin hiçbir ferdi buna izin vermemeli… Unutmayın! Bu ülkenin bir kurtarıcısı var. Cumhuriyetin bir kurucusu var. Ordularının daimi baş komutanı var. Onun adı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür… Dünya döndükçe değişmez.
Bugün nedendir bilinmez ama hala Anayasa’nın ilk dört maddesi tartışılıyor hangi üst akla hizmet etmek içindir bilmiyorum fakat Anayasa’nın ilk dört maddesine göz atmakta fayda var diye düşünüyorum.
Madde 1. Türkiye devleti bir Cumhuriyettir.
Madde 2. Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.
Madde 3. Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir, Bayrağı şekli kanunda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Milli marşı “İstiklal Marşı’dır”. Başkenti Ankara’dır.
Madde 4. Anayasanın birinci maddesindeki Devlet şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile ikinci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve üçüncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.
Bu kadar açık hükmü tartışmaya açmanın sebebini anlamış değilim, Devletin ve Milletin bölünmez bütünlüğü ’nün, teminatı olan bu dört madde mutlaka korunmalıdır. Aksi takdirde komşu ülkelerin akıbetini yaşamak zorunda kalacağız. Unutmayınız ki, fare ısıracağı yeri önce üfleyerek uyuşturur sonra ısırır.
Bugün; tarihinde Mustafa Kemal Atatürk gibi bir değere sahip olma şansına erişemeyen, ülkelerin düştüğü durumu görüyor ve sonuçlarından etkileniyoruz. Yarım asır önce modern yaşam biçimiyle öne çıkan ülkelerin vatandaşları, bugün emperyalizmin elinde; etnik, dini, siyasi, sosyo- kültürel nedenlerle bölünüyor, ayrıştırılıyor, vatanlarından göç etmeye zorlanıyorlar. “Ülkemizde milyonlarca mülteci var.” İşte tamda bu nedenle Anayasanın ilk dört maddesi çok önemli.
Cumhuriyetin ve Demokrasinin ne olduğunu öğrenmek ve görmek için Ortadoğu coğrafyasına ( Irak, İran, Libya, Mısır, Suudi Arabistan, Afganistan, Suriye, Filistin vb. ülkelere ) bakmak, yeterli olur. Birkaç milyon nüfuslu İsrail hepsine hüküm ediyor. Bu nedenle, bizlere ve gelecek nesillere düşen en önemli görev; Türkiye Cumhuriyeti'nin ülkesi ve milletiyle, bölünmez bütünlüğünü savunmak, Atatürk ilke ve İnkılaplarını koruyup kollamak, iç ve dış tehditlere karşı duyarlı olmaktır.
Unutmayınız ki; Laik, Demokratik Türkiye Cumhuriyeti bu güzel vatanın bölünmez bütünlüğünün çimentosudur.
Bugün, Cumhuriyetin 102. yılında, milletçe birlik ve beraberlik içinde, Atatürk'ün "En büyük eserim" dediği Cumhuriyetimizi sonsuza dek yaşatma kararlılığımızı bir kez daha ifade ediyoruz. Cumhuriyetin kazanımlarını ileri taşımak, ülkemizi daha güçlü ve refah bir gelecek için hazırlamak her birimizin sorumluluğudur.
Bu vesileyle, Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, silah arkadaşlarını, aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmet, minnet ve saygıyla anıyor; 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızı kutluyorum.
Yaşasın Cumhuriyet!
Yaşasın Tam bağımsız Türkiye,
Ne mutlu Türküm diyene…
Saygılarımı sunuyorum.

Program konuşma sonrasında son buldu.