• Lösev
  • İYİ ENERJİ
  • Şenay Emlak
  • Günün Yemekleri Günün Menüsü
  • NAYY Kablo
  • Kablo
  • HURDACINIZ

Perpa Cumhuriyet Bayramı Töreni 2021

Cumhuriyetimizin 98. yıl kutlama töreni 28 Ekim 2021 Perşembe günü Perpa 8. Kat Atatürk büstü önünde yapıldı. Anıta çelenklerin konulmasının ardından saygı duruşu ile beraber İstiklal Marşımız okundu.

 

Törende günün anlam ve önemini anlatan konuşmayı Perpa A Blok Başkanı Hasan Sezgin yaptı.

 

Değerli Konuklar,

Sevgili Perpa’lılar,

Türk ulusunun bağımsızlık sembolü, egemenliğin, aydınlık geleceğin ve çağdaş bir ülke olma hedefi ile,  büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere bırakmış olduğu en büyük miras olan, Laik ve Demokratik Cumhuriyetimizin ilanının 98. Yılı kutlu olsun.

Bayramımızı birlikte kutlamanın mutluluğu içerisindeyiz.

Hepiniz hoş geldiniz.

Sevgili Perpalılar,

29 Ekim, özel bir gündür.

Büyük Önder Atatürk’ün,  unutmadığı ve asla kabul etmediği, Osmanlı imparatorluğunun müttefik devletlerle imzaladığı, Mondros ve Sevr antlaşması ile,  yok sayılan bir milletin var olma mücadelesidir, yaşam mücadelesidir, bütün olumsuzluklara rağmen hayata geçirilen bir bağımsızlık nişanıdır.   Dünyada eşi benzeri yok denecek kadar azdır.

1919 yılında başlayan kurtuluş savaşının bütün olumsuzluklara rağmen

iç ve dış düşmanlara karşı kazanılması ve bununla birlikte,  Laik Demokratik,  Cumhuriyet’in ilan edilmesi dünyadaki en büyük destanlardan  biridir.

Cumhuriyet Devrimdir.

Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının Anadolu topraklarında gerçekleştirdiği en büyük devrim ve son mucizedir.

Mucizedir çünkü demokrasi ile taçlandırılmıştır.

Demokrasi ile taçlandırılmış bir Cumhuriyet’le birlikte, hukukun üstünlüğü, katılımcı demokrasi, kuvvetler ayrılığı hayati önemdedir. Bu nedenle yasama, yargı ve yürütme bağımsız kuvvetler haline getirilerek, güçler dengesi sağlanmış ve bağımsız denetim mekanizmaları çalışır olmuştur.

Cumhuriyet, kayıtsız şartsız ulusal egemenliği esas alır, Cumhuriyetimizin harcı ve Demokratik rejimin temel koşulu Laikliktir. Türkiye Cumhuriyeti Laiktir ve ulus bilincine dayanır. Ulusal egemenliğin kayıt ve şartlarla sınırlandığı, laik olmayan ve ulus bilincine dayanmayan bir Cumhuriyet, ruhunu kaybetmiş demektir.

 

Laikliğin ortaya çıkışını zorunlu kılan iki temel neden var.

Birincisi, farklı inançtan insanların barış içinde bir arada yaşamalarını sağlamak…

İkincisi, değişen koşullara, aklın ve bilimin ışığında çözüm arama yolunu açık tutmaktır. Aksi takdirde laikliği özümsememiş bir toplumda eşit vatandaşlık kavramı asla yerleşmez.

Ulu Önder Atatürk’ün 29 Ekim 1923 tarihinde ilan ettiği Cumhuriyet, Türk milletine bırakılmış en büyük miras ve vazgeçilmez bir değerdir.

 

Ulusumuz saltanatın yıkılmasından sonra, Cumhuriyet’le birlikte insanlığın evrensel kazanımlarına ulaşma hedefi ile ulusal bir devletin onurlu, özgürce düşünebilen ve eşit haklara sahip yurttaşları haline gelmiş, İnsan hakları evrensel bildirgesinde yazılı olan haklara kavuşarak, bütün insanlar özgür doğar, herkes ırk, renk, cinsiyet, dil ve din farkı ve ayrımı gözetilmeksizin eşittir ilkesini benimseyerek, seçme ve seçilme hakkı ile birlikte devletin tek ve gerçek sahibi olmuştur.

 

Bu nedenle, bizlere ve gelecek nesillere düşen en önemli görev; Türkiye Cumhuriyeti’nin ülkesi ve milletiyle, bölünmez bütünlüğünü savunmak, Büyük Önder Atatürk’ün; İlkeleri olan Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik ve İnkılapçılık ilkeleri ile ülkemizi koruyup kollamak, iç ve dış tehditlere karşı duyarlı olmaktır.

Cumhuriyet ve Kemalizm geçmişin bekçiliğini değil geleceğin öncülüğünü yapmaktır…

Laik, Demokratik Türkiye Cumhuriyeti bu güzel vatanın bölünmez bütünlüğünün çimentosudur..

Bu güzel Vatan’ı kendi canını kurtarmak için bütün değerlerinden vazgeçip düşman gemileri ile kaçan padişahlar, sultanlar kurtarmadı. Aksine bugün bu güzel vatana sahipsek, bunu Türkiye Cumhuriyet’ini uğrunda canlarını ve aşklarını feda edenlerle, önce vatan diyen kahramanlara borçluyuz. Bize emanet edilen Cumhuriyet, bütün bedelleri ödenmiş bir hayat pınarıdır. Vakit, yaşasın Cumhuriyet, yaşasın Atatürk’ün ilke ve devrimleri… diyerek haykırma vaktidir. Cumhuriyeti bekleyen tehlikelerle mücadele etmenin tek yolu, Cumhuriyete ve onun kuruluş felsefesine daha sıkı bağlanmaktır.

Bugün; tarihinde Mustafa Kemal Atatürk gibi bir değere sahip olma şansına  erişemeyen ülkelerin düştüğü durumu görüyor ve sonuçlarından etkileniyoruz. Yarım asır önce modern yaşam biçimiyle öne çıkan ülkelerin vatandaşları, bugün emperyalizmin elinde; etnik, dini, siyasi, sosyo- kültürel nedenlerle bölünüyor, ayrıştırılıyor, vatanlarından göç etmeye zorlanıyorlar.

Bu nedenle, 98 yıl önce büyük mücadelenin başarılı olmasında ve Laik Demokratik Türkiye Cumhuriyetin Kurulmasında emeği geçen, başta Büyük Önder Atatürk olmak üzere ve bu uğurda hayatlarını kaybeden, kahraman şehitlerimizi ve gazilerimizi, bugün bir kez daha rahmet ve şükranla anıyor, aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.

Hepinizin Cumhuriyet Bayramını tekrar kutluyorum. Cumhuriyet’e ve Atatürk’e olan bağlılığımla hepinizi selamlıyorum.

Saygılarımı sunuyorum…